Öğretmenlik: Maddi Karşılığı Olmayan Kutsal Bir Yolculuk
Hayatta bazı yollar vardır; maddi bir karşılıkla ölçülmez, kelimelerle tam anlatılamaz. Öğretmenlik işte bu yollardan biridir. Her öğretmenin hikayesi, sabrın, emeğin ve inancın birleştiği kutsal bir yolculuktur. Bu yolculukta bazen gözyaşı vardır, bazen kahkaha, ama hepsinden öte, içten gelen bir sevgi vardır. Çünkü öğretmenlik, kalpten kalbe uzanan bir ışığın adıdır.
Bir
öğretmenin hikayesi, aslında çocukluk yıllarında başlar. Belki bir sınıfta,
belki bir okul bahçesinde bir öğretmenine hayranlıkla bakarken başlar o
serüven. “Ben de bir gün böyle olacağım.” cümlesi, kalbin derinlerine kazınır.
Yıllar geçtikçe bu cümle bir hayale, o hayal de bir hedefe dönüşür. Üniversite
yıllarında sabahlara kadar süren çalışmalar, bitmek bilmeyen sınavlar, öğretmen
olma hayalini taşımak bazen kolay olmaz ama her çabanın ardında bir amaç
vardır: geleceğe dokunmak.
İlk kez bir
sınıfın kapısından içeri girildiğinde hissedilen o duygu tarifsizdir. Kalpte
tatlı bir heyecan, gözlerde umut, ellerde sorumluluk vardır. Karşında seni
merakla izleyen onlarca göz… Kimisi utangaç, kimisi yaramaz, kimisi
hayalperest. Hepsi farklı bir dünyadır. O anda öğretmen, sadece bilgi aktaran
biri olmaz; her bir öğrencinin geleceğini şekillendiren bir rehber olur.
Tahtaya yazılan her kelime, bir öğrencinin hayatına yön verebilir.
Elbette bu
yolun inişleri çıkışları da vardır. Bazen yorgunluk, bazen çaresizlik
hissedilir. Ancak bir öğrencinin “Anladım öğretmenim.” demesiyle bütün
yorgunluk silinir gider. Bir teşekkür, bir tebessüm, bir küçük başarı her şeyin
ilacıdır. Çünkü öğretmen bilir ki, her insanın içinde bir cevher vardır ve o
cevheri ortaya çıkarmak, belki de onun en kutsal görevidir.
Zaman
geçtikçe sınıflar değişir, öğrenciler büyür, her yıl yeni yüzler gelir. Fakat
bir öğretmenin kalbi hep aynı heyecanla çarpar. Çünkü her yeni öğrenci, yeni
bir umut demektir. Bazen bir öğrencinin sessizliğinde, bazen bir diğerinin
meraklı sorularında yaşamın anlamı gizlidir. Öğretmen, tüm bu farklılıkların
arasında sevgiyle köprü kurar.
Bir öğretmen
için en zor anlar, öğrencilerinin yaşadığı zorluklardır. Kimi ailesinden
uzakta, kimi ekonomik sıkıntılarla mücadele eder, kimi özgüvenini kaybetmiştir.
İşte o anlarda öğretmen sadece bilgi veren kişi olmaz; bir dost, bir yol
gösterici, bir yürek olur. Çünkü öğretmenlik, sadece ders anlatmakla sınırlı
kalmaz; insan yetiştirmektir, karakter kazandırmaktır.
Gün gelir,
öğretmen kendi emeğinin meyvelerini görür. Yıllar önce harfleri zar zor yazan o
minik eller artık bir doktorun, bir mühendisin, bir sanatçının elleridir.
Öğrenciler kendi hayatlarına yön verirken, arkalarında bıraktıkları o görünmez
iz öğretmenlerindir. Bir gün kapı çalar, içeri yıllar önceki bir öğrenci girer.
Elinde küçük bir çiçek, gözlerinde minnetle dolu bir bakış vardır. “Hocam, ben
bugün buradaysam sizin sayenizde.” İşte o anda bütün yorgunluk, bütün
fedakârlık bir anlam kazanır.
Öğretmen
olmak, bazen kendi yaşamını öğrencilerinin geleceğine adamak demektir. Gün
gelir, evdeki çocuk uyumadan önce başka çocukların ödevleri kontrol edilir. Gün
biter, fakat zihinde hâlâ öğrencilerin soruları, dertleri, umutları dolaşır.
Her birinin başarısı, öğretmenin en büyük ödülüdür. Çünkü o bilir ki, bir
insanın hayatına dokunmak dünyayı değiştirmektir.
Bu
yolculuğun en güzel tarafı, bize her gün yepyeni bir başlangıç sunmasıdır. Her sabah sınıfa girdiğimizde o tanıdık seslerle yeniden karşılaşmak, "Günaydın öğretmenim!"
nidasını duymak... İşte bu anlar, insanın yüreğini sımsıcak ediyor. Çünkü her bir "günaydın", taze bir umut demektir. Öğretmen,
öğrencilerinin gözlerine baktığında
aslında geleceği görür; bu
tarifsiz inanç sayesinde asla pes etmez,
her zaman devam eder.
Yıllar
sonra, bir öğretmenin arkasına dönüp baktığında gördüğü şey, unvanlar ya da
başarı belgeleri olmaz. Gördüğü şey; yüzlerce, belki binlerce öğrencinin
kalbinde bıraktığı izdir. Kimisi bir teşekkür mesajında, kimisi bir fotoğrafta,
kimisi bir anıda yaşar. Her biri, öğretmenin yüreğinde ayrı bir yer tutar.
Öğretmenlik,
bir meslek olmanın çok ötesinde, bir yaşam biçimidir. Her gün yeniden
öğrenmeyi, yeniden öğretmeyi gerektirir. Bazen bir öğrenciden öğrenilen küçük
bir cümle, hayatı değiştirir. Çünkü öğretmenlik, aynı zamanda sonsuz bir
öğrenme sürecidir.
Bugün, Öğretmenler
Günü’nde tüm öğretmenlere minnetle sesleniyorum: Sizler, bir ülkenin geleceğini
ellerinizde şekillendiriyorsunuz. Her biriniz, bir mum gibi yanarken çevrenizi
aydınlatıyorsunuz. Gösterdiğiniz sabır, sevgi ve inançla sayısız hayatı
güzelleştiriyorsunuz.
Bir
öğrencinin yüreğine umut ekmek, bir çocuğun hayatına yön vermek, kelimelerle
anlatılamayacak kadar değerlidir. Sizlerin emekleriyle büyüyen her birey, bu
ülkenin gururudur. Bugün, geçmişteki ve gelecekteki tüm öğrenciler adına
söylüyorum: İyi ki varsınız
öğretmenlerim.
Canım Yaren Hocam,
YanıtlaSilBugün Öğretmenler Günü… Mesleğine duyduğun sevgi, gösterdiğin sabır, verdiğin emek ve çocukların kalbine dokunan ışığın için seni gönülden tebrik ediyorum. Sen, öğrencilerine yalnızca bilgi veren biri değil; onlara umut, cesaret, iyilik ve hayat yolunda rehberlik eden gerçek bir öğretmensin.
Ailene, bize ve tüm öğrencilerine her zaman gurur veren bir rol model oldun. Emeklerin daim olsun, yolun her daim aydınlık olsun.
Senin ve tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun Yaren Hocam.
İyi ki varsın, iyi ki bu kutsal mesleğin gönülden bir neferisin.
Saygılarımla.