Anneliğin Gerçek Yüzü
Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü geldiğinde, dünya birdenbire daha yumuşak bir tona bürünür. Kalpler biraz daha hassaslaşır, gözler daha kolay dolar. Çiçekçiler sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kapılarını açar, annelere uzanacak bir demet karanfil ya da güller hazırlanır. Sosyal medyada ardı ardına annelere ithaf edilen sözler paylaşılır; “Canım annem iyi ki varsın”, “Senin gibi bir annenin evladı olmak büyük şans” gibi cümlelerle dolup taşar dijital dünyalar. Vitrinlerde pembe kurdeleler uçuşur, hediyeliklerin üzerine "Anneme özel" yazan etiketler iliştirilir. Dışarısı renklenir, içerisi ise duygularla dolar.
Oysa annelik, takvimde yer bulan bir günden ibaret
değildir. Anne olmak, bir günün kutlamasıyla tanımlanamayacak kadar derin, ağır
ve kutsaldır. Anneler her sabah çocuklarının yüzüne bakarak yeniden başlar
hayata. Her akşam üzerlerine biriken yorgunlukları, küçücük bir gülümsemeyle
silerler. Uykusuz geceler, sessiz endişeler, içe atılmış korkular, kendini unutarak
yaşamak... İşte anneliğin sessiz ama güçlü hikâyesi budur. Ve tüm bunları
yaparken ne bir ödül beklerler ne de alkış. Çünkü onlar bilir ki sevgi zaten en
çok, hiç söylenmeden de hissedildiğinde gerçek olur.
Her annenin hikâyesi farklıdır ama duygusu ortaktır.
Kimi anneler hem çalışır hem çocuk büyütür; sabahın erken saatlerinde işe
giderken aklında evde bırakmak zorunda kaldığı yavrusu olur. Kimi, hayat
arkadaşını kaybetmiştir; bir ömür boyunca hem anne hem baba olmanın yükünü
sırtlanır. Kimi kadınlar ise doğurmaz ama yüreğiyle anne olur; bir yeğene, bir
kardeş çocuğuna, bir sokak çocuğuna... Sadece doğurmakla sınırlı değildir
annelik. Bir çocuğun kalbine dokunabilmektir, onun iyiliğini kendi iyiliğinin
önüne koyabilmektir. Annelik, kalpten kalbe kurulan görünmez bir bağdır.
Çocukken hasta olduğumuzda sabaha kadar başucumuzdan
ayrılmayan, kendi uykusundan feragat eden o kadın, biz fark etmeden içimizi
kollayan, canı yansa da gözyaşını içine akıtan kişidir. Büyüdükçe anlarız ki,
annelerimiz bize sadece yemek, giysi, okul imkânı değil; sabır, merhamet,
güven, umut da vermiş. Belki yıllarca fark etmeden yaşarız bu kıymeti ama
geriye dönüp baktığımızda, onun verdiği en büyük armağanın sevgiden çok sabır
olduğunu fark ederiz. Çünkü çocuk büyütmek sabır ister, tekrar tekrar öğretmek,
defalarca affetmek, hep sevmek ister. Bu da ancak annelerin yüreğinde bulunur.
Bugün bir annenin gözlerinin içine dikkatlice bakın.
Orada koca bir ömür görürsünüz. Sadece gülümseme değil, içinde uykusuzluk,
endişe, umut, kırgınlık ve dua taşıyan bir dünya vardır o gözlerde. Her çizgi,
her kırışıklık bir yaşanmışlık, her bakış bir adanmışlık izidir. Anneler
çocuklarının mutluluğunu kendi mutluluklarının önüne koyar. Onlar için önemli
olan, evlatlarının gülüşüdür, başarı değil huzurdur. Kimi anneler için bir
telefon sesi, kimi için bir sarılma, kimi için ise bir fotoğrafa bakmak bile
yeterlidir.
Hayatın deli akışı içinde unuturuz bazen. Günler peş
peşe geçer, sorumluluklar birikir, zaman daralır. Fakat Anneler Günü, işte bu
yoğunluk arasında bir durup hatırlama fırsatıdır. Belki de yılın en insani
günüdür. Unuttuğumuz teşekkürleri hatırlamak, ihmal ettiğimiz sevgileri
dillendirmek için bir bahanedir. Ama yine de sormadan edemiyoruz: Bu sevgi
sadece bir güne mi sığmalı? Bir çiçekle, bir mesajla ödenebilir mi yılların
emeği? Elbette hayır. Çünkü anneler sadece bir gün değil, her gün yaşanır
içimizde. Her an, her kararda, her hatırlayışta vardırlar.
Üstelik dünya üzerindeki her annenin hayatı aynı
kolaylıkla akmıyor. Nice anne bugün sessizce acı çekiyor. Kimi geçim derdinde,
kimi savaş bölgelerinde, kimi evladını toprağa vermiş. Kimi uzaklarda, kimi
yanı başımızda ama yalnız. Kimi anne olmaktan mahrum bırakılmış, kimi anne
olmuş ama unutulmuş. İşte Anneler Günü bu yüzden sadece kutlama değil, aynı
zamanda anlama, fark etme, dayanışma günüdür. Sadece kendi annemizi değil, tüm
anneleri hatırlama günüdür. Bir sokağın köşesinde mendil satan kadını, sabahın
dördünde temizlik işine giden anneyi, kendi çocuğu için değil ama başka
çocuklar için yaşayan kadını da anma günüdür.
Annelik, dünyanın en zor ama en onurlu görevlerinden
biridir. Ve bu görevi, görünmeyen fedakârlıklarla, sonsuz bir sevgiyle yerine
getiren her kadın, bir günü değil; sonsuz bir takdiri hak eder. Bugün bir
telefon açmak, bir sarılmak, bir teşekkür etmek bile geç değil. Yanımızda olan
annelerimize sıkıca sarılalım. Uzağımızda olanlara içten bir mesaj gönderelim.
Hayatta olmayan annelerimizi içimizdeki en derin yerden bir dua ile analım.
Çünkü anneler, bir gün değil, her gün sevilmeli. Her gün hatırlanmalı. Her gün
gönülden teşekkür edilmeli.
‘’Bu anlamlı günde, tüm annelerimizin ve anne
adaylarının Anneler Günü kutlu olsun.’’
Saygılarımla.
Yorumlar
Yorum Gönder