Kayıtlar

Nisan, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alın Terinin Savunucusu: Dünü, Bugünü ve Yarını

Resim
Toplumun en temel direği olan emek gücü, tarih boyunca değişen şartlara ayak uydurmak için türlü mücadeleler vermek zorunda kalmış. Özellikle Sanayi Devrimi'nin o coşkulu ama bir o kadar da çetin günlerinde, işçilerin hayatında adeta bir sarsıntı yaşanmış. Fabrikaların bacasından tüten dumanlar gökyüzünü kaplarken, iş gücüne duyulan ihtiyaç da akıl almaz boyutlara ulaşmış. İşte tam da bu zorlu koşullarda, çalışma saatleri uzayan bir yılan gibi işçilerin üzerine çökerken, aldıkları ücretler de günden güne eriyen bir kar tanesi gibi küçülmüş. İş güvenliği mi? O da çoğu zaman unutulmuş, adeta görmezden gelinmiş bir ayrıntı olmuş. İşte tam da bu kasvetli ortamda bir umut ışığı belirmiş: o güçlü, örgütlü yapılar, yani "sendika" dediğimiz kuruluşlar. İşçilerin sesini duyurmak, haklarını savunmak ve daha adil, daha insancıl bir çalışma düzeni kurmak için doğmuşlar. Kısacası, emekçilerin bir araya gelerek kurduğu bu birlikler, aslında daha güzel bir geleceğin de mimarları olmuş...

Kadınların Özgürce Eğlenmesinin Önemi ve Bizi Mutlu Eden Yanları

Resim
Bir kadının gülüşü, hayata duyduğu derin sevgiyi yansıtırken, dans edişi ise içindeki coşkunun en saf ifadesidir. Kadınların özgürce eğlenip kendilerini güvende hissettikleri bir dünya hayal edin. Çünkü doyasıya eğlenmek, içtenlikle gülmek, omuzlardaki görünmez yükü atmak, sokaklarda başı dik yürüyebilmek ya da sevdiklerimizle bir araya gelip keyifli sohbetlere dalmak aslında yalnızca bazılarına bahşedilmiş ayrıcalıklar değil, hepimizin insan olmaktan doğan en temel ihtiyaçları arasında yer alır. Bunlar sadece hoş birer lüks değil, insan olmanın ta kendisidir. Ve bu temel ihtiyaç, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her bir birey için geçerlidir. Ne var ki, uzun yıllar boyunca kadınların nasıl davranması gerektiğine dair sayısız kalıp, kural, yargı ve sınır belirlendi. Sanki omuzlarına, nasıl yaşamaları gerektiğine dair katı kurallar, önyargılar ve aşılmaz sınırlar dayatıldı. Öyle ki bazıları, bir kadının sokakta yankılanan içten bir kahkahasını bile yadırgadı. Kimileri ise gece dışarı çık...

Papa Francis'in Hayatını Kaybetmesi ve Yeni Papa Seçimi Dünyanın Odağında

Resim
21 Nisan 2025’te, Katolik dünyasının sevilen lideri Papa Francis’in 88 yaşında hayatını kaybetti. Bu, sadece Vatikan için değil, tüm dünya için tarihi bir an. Arjantinli Jorge Mario Bergoglio'nun, yani Papa Francis'in papalık dönemi, Katolikler için derin izler bıraktı. Şimdi, onun mirasını nasıl koruyacağız ve yeni lider kim olacak soruları gündemi meşgul ediyor. Papa Francis, 2013'te papalık görevine başladığında, sadece bir dini lider değil, aynı zamanda vicdani bir rehber olarak da öne çıktı. Seçildiği ilk andan itibaren o mütevazı tavırları... Lüks içinde yaşamak yerine Vatikan'ın konukevinde kalmayı tercih etmesi, daha ilk dakikalardan farklı bir lider olacağını gösterdi. Göçmenlere kapılarını açma çağrıları, çevre bilinci üzerine yazdığı “Laudato Si” belgesi ve dünyanın farklı yerlerinde yaşanan krizlere karşı barışçıl yaklaşımı, onun evrensel vicdana hitap eden yönlerini öne çıkardı. Ayrıca, bugünün dünyasında dinî bir liderin nasıl daha insani, daha çağdaş bi...

Deprem Çantası Değil, Bilinç Taşımak Gerek

Resim
Dün, 23 Nisan 2025, hepimiz için çok özel bir gündü. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlarken, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının yıl dönümünü coşkuyla yad ettik. Ne yazık ki, bu sevinçli günde içimizi burkan bir olay yaşandı. Silivri açıklarında önce 3.9, ardından 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Derinliği yaklaşık 7 km olan bu deprem İstanbul ve çevre illerde hissedildi ve kısa süreli paniğe yol açtı. Ardından büyüklükleri 4.4 ve 4.9'a varan artçı sarsıntılar yaşandı. Herhangi bir can kaybı bildirilmedi, ancak yetkililer saha taramalarına devam ediyor. İstanbul’da yaşayan herkesin zihninde bir yerlerde küçük ama sürekli bir tedirginlik vardır. Bazen gece yatağa uzanırken, bazen metrobüsle köprüden geçerken ya da çocuklarını okula bırakırken bir anlığına belirir bu duygu: “Ya şimdi olursa?” Korkudan söz etmiyorum sadece. Bu daha çok bir bilinmezliğin eşiğinde yaşama hali. İstanbul... O muhteşem silueti, tarih kokan sokakları, canlılığıyla hep...

23 Nisan: Umut ve Bağımsızlığın Sembolü

Resim
Kurtuluş Savaşı'nın o çetin günlerinin ardından, yüreklerimizde onarılmaz bir yara açan sayısız şehidimiz vardı. Onların geride bıraktığı, öksüz ve yetim kalmış o küçücük yürekler, bu milletin en kıymetli emanetiydi. İşte bu yüzden, 23 Nisan dendiğinde aklımıza ilk gelmesi gereken, o kahramanların emanet ettiği o değerli yavrular olmalı. Aslında, 23 Nisan sadece Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı değildir. Bu özel gün, canlarını bu topraklar için feda eden o aziz şehitlerimize ve onların bizlere emanet bıraktığı o pırıl pırıl yavrularına sahip çıkma, onlara şefkatle kol kanat germe günüdür. O minicik yüzlerindeki bir tebessüm, inanın ki bütün şehitlerimizin ruhunu şad edecektir. Bu sebeple 23 Nisan, takvimlerden sıradan bir gün olmanın çok ötesindedir. Türk milletinin tarihinde adeta zamanın durduğu, tüm yüreklerin aynı duyguyla çarptığı, sevinçle gururun iç içe geçtiği o nadide gündür. Sokaklarımızı bayraklar süsler, çocukların o içten neşesi gökyüzüne yükselir, her köşe başınd...

Beklenen Bahar ve Bitmeyen Tartışmalar

Resim
Nisan ayının sonlarına doğru ilerlerken, Ankara semalarında güneşin yüzü daha sık görülmeye başlıyor. Ağaçlar yeniden yeşeriyor, parklar canlanıyor, doğa taze bir nefes alıyor. İçimizde bir bahar coşkusu uyanıyor; ama bu güzel havaların aksine, Türkiye’nin gündemi yine sıcak tartışmalarla çalkalanıyor. Ekonomi, malumunuz, memleketin en çetrefilli konularından biri. Enflasyon deseniz almış başını gidiyor, emekli maaşları, döviz kurları... Her köşe başında, mecliste, evde, nerede olsak bu konular konuşuluyor. Vatandaşın cebini direkt etkileyen bu meseleler, sadece uzmanların değil, her yaştan insanın derdi olmuş durumda. Hükümetin açıkladığı yeni ekonomik paketler, reform vaatleri bir umutla, bir de merakla takip ediliyor. Ama kafalarda tek bir soru dönüp duruyor: Acaba bu bahar, ekonomik anlamda şöyle bir oh dedirtecek mi, yoksa çetin günler devam mı edecek? Kimse net bir şey söyleyemiyor, belirsizlik herkesin zihninde kocaman bir soru işareti. Siyaset cephesi de hiç durulmuyor. Yer...

Siyasi Krizin Ülkemize Maliyeti

Resim
Bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı 350 baz puanlık faiz artırımı, ekonomik çevrelerde yankı uyandırdı. Politika faizinin %42,5'ten %46'ya yükseltilmesi, aslında son günlerde ülkemizde yaşanan siyasi arenadaki çalkantıların ve belirsizliklerin ekonomimize vurduğu derin bir darbe olarak yorumlanabilir. Bu karar, sadece anlık bir tepki değil, aynı zamanda siyasi istikrarsızlığın ekonomik bünyemizde açtığı derin yaraların da bir göstergesi. Siyasi krizler, bir ülkenin ekonomik omurgasını çökerten, piyasaları görünmez bir elin müdahalesiyle altüst eden yıkıcı olaylardır. Güven duygusunun enkazı üzerinde yükselen şüphecilik, yatırımcıları kıyıya çeker, sermaye gemileri ülke limanlarından uzaklaşır ve döviz kurları adeta bir yelkensiz tekne gibi dalgaların insafına kalır. İşte tam da bu kaotik atmosfer, son dönemde Türkiye'nin de yakından deneyimlediği siyasi tartışmaların, kutuplaşmanın ve artan gerilimin somut bir sonucu olarak karşımızda duruyor...

Türkiye Ekonomisinde Bütçe Açığı

Resim
Türkiye ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olan bütçe dengesi, son gelen sayılarla birlikte maalesef iç açıcı bir tablo çiziyor. Yılın ilk üç ayında görülen yüksek bütçe açığı, sadece devletin para işlerindeki bir sorun değil, aynı zamanda geleceğe yönelik endişelerimizin de elle tutulur bir kanıtı gibi duruyor. Bu rakamlar, öyle bir grafik ya da istatistikten çok daha fazlası; hem ekonominin dengesi hem de her birimizin günlük hayatı üzerinde doğrudan etkileri olabilecek güçlü bir uyarı sinyali veriyor. Şimdi şöyle bir baktığımızda, geçtiğimiz senelerde uygulanan o bol keseden harcama politikaları var ya, işte onlar kamu harcamalarını bayağı bir şişirdi. Özellikle seçim zamanlarında kesenin ağzı iyice açıldı; sosyal yardımlar, devletin yaptığı yatırımlar, verilen destekler derken... Bunlar tabii o an için bazı insanlarımıza iyi geldi, rahat bir nefes aldırdı belki. Ama işin uzun vadede nasıl döneceği, bu harcamaların sürdürülebilir olup olmadığı kafalarda kocaman bir soru ...

Kar Beyazın Saklı Sevinci

Resim
Bugün 11 Nisan Ankara'da uzun zamandır beklenen o büyülü anı yaşadı. Gri ve soğuk kış günlerinin ardından, gökyüzü nihayet yumuşadı ve bembeyaz taneler, kentin üstüne usulca düşmeye başladı. Saatler ilerledikçe kar yoğunlaştı, çatılar beyaza büründü, sokak lambalarının altında dans eden kristaller, adeta şehrin nabzını yavaşlattı. Ankara’ya yılın ilk karı yağdı ve şehir, bir masalın içine adım attı. Kar, Ankara’ya sadece beyazı getirmedi. O aynı zamanda umut getirdi, huzur getirdi, insanları bir nebze de olsa günlük telaşlardan alıp çocukluklarına taşıdı. Sabahın erken saatlerinde başlayan kar yağışı, gün boyu aralıklarla sürdü. Özellikle öğle saatlerinden sonra lapa lapa yağmaya başlayan kar, kısa sürede şehrin siluetini değiştirdi. Gökdelenlerin soğuk yüzleri, parkların çıplak ağaçları, kaldırımlar ve yollar; her şey bembeyaz bir örtünün altına girdi. Sokaklara çıkan insanlar, bu manzarayı kaçırmamak için telefonlarına sarıldı. Kimi selfie çekti, kimi manzara fotoğrafı paylaş...

Ticaret Savaşlarının Gölgesinde Türkiye

Resim
Dünya ekonomisi, son yıllarda giderek artan bir belirsizlik ve gerilim sarmalının içinde. Büyük güçler arasındaki ticaret savaşları, küresel tedarik zincirlerini alt üst ediyor, ekonomik büyüme beklentilerini aşağı çekiyor ve yatırımcı güvenini sarsıyor. Bu karmaşık ortamda, Türkiye gibi yükselen ekonomiler için riskler her geçen gün artıyor. Siyaset arenası da hareketli günler yaşıyor. Siyasi partiler arasındaki çekişmeler, seçim atmosferini aratmıyor. Herkes, geleceğe dair farklı senaryolar çiziyor. Ancak, ortak paydamız, Türkiye'nin daha güçlü ve daha adil bir ülke olması. Toplum olarak, son dönemde yaşadığımız bazı olaylar, hepimizi derinden etkiledi. Son zamanlarda dünya ticaretinde yaşananlar, hepimizi derinden etkileyen bir fırtına gibi esiyor adeta. Büyük ekonomiler arasındaki ticaret savaşları, sadece o ülkeleri değil, hepimizin hayatını, yatırımlarımızı, işlerimizi ve hatta günlük alışkanlıklarımızı bile sarsıyor. Bu belirsizlik ortamında, Türkiye olarak ne yapmalıyız...

Gözden Kaçan Güzellikler İçinde İnsanlık Halleri

Resim
Bugün, sıradan bir takvim günü gibi görünebilir; ancak aslında her an, her dakika içinde mucizeler barındıran bir zaman dilimidir. Sabahın ilk ışıklarıyla uyanırken, çoğumuzun aklında ilk beliren şey, belki de günlük koşturmacanın getireceği yorgunluk oluyor. Sabah, bir çaydanlıkla birlikte mutfaktan yayılan kokuyla güne başlamanın huzurunu duyarız. Ama bu huzuru hissederken, bazen hayatın ne kadar kıymetli ve geçici olduğunu unutuyoruz. Oysa her an, her saniye bir değer taşıyor. Bulunduğumuz zaman diliminin bilincine vardığımızda, sahip olduğumuz şeylerin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi anlıyoruz. Belki de bugün, o hep gözden kaçırdığımız, ama aslında hayatın ta kendisi olan güzellikleri fark etme günü. Bir çocuğun masum gülüşünde, yılların izini taşıyan bir yaşlının bilge bakışlarında, sıcak bir dost dokunuşunda ya da yanımızdan geçip giden bir yabancının gözlerindeki o hüzünlü yansımada... Hayatın en sıradan anlarında bile, aslında ne kadar çok şey saklı. Bir kuşun gökyüzünde ö...

İki Şehrin Kesişen Yolları

Resim
İzmir ve Ankara, Türkiye'nin sadece iki şehri değil, adeta bir vücudun iki kolu gibi birbirine sıkı sıkıya bağlı iki yüreği. Tarihimizin, kültürümüzün ve ekonomimizin dokusunda öyle iç içe geçmişler ki, onları birbirinden ayırmak, Türkiye'yi anlamak için eksik kalmak demek. İzmir'in o coşkulu, direngen ruhu, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı ilk kurşunu sıkan kahramanlığıyla, Ankara'nın o kararlı, vizyoner duruşu, Cumhuriyet'in temellerini attığı o kutsal karargahıyla, adeta bir destan yazmışlar birlikte. Biri düşmanı denize dökmüş, diğeri yeni bir devletin ışığını yakmış. Biri cephede, diğeri kalpte mücadele etmiş. Sadece savaşta değil, barışta da omuz omuza vermişler. İzmir'in o canlı, renkli kültürü, Ege'nin o sıcakkanlı insanları, Ankara'nın o aydın, ilerici vizyonu, Anadolu'nun o çalışkan insanlarıyla harmanlanmış, ortaya Türkiye'nin modern yüzü çıkmış. Biri dünyaya açılan kapımız olmuş, diğeri içimize dönük gücümüz. İzmir'in o...

Ekonomik Şartlar, Değişmeyen Umutlar

Resim
Ekonomi, aslında bir toplumun ruhunu yansıtır; sadece rakamlardan, istatistiklerden ibaret değil, hayatımızın her alanını etkileyen karmaşık bir yapı. Dönem dönem yaşadığımız krizler, o sevinçten havalara uçuran ekonomik büyümeler, canımızı sıkan enflasyon oranları, işsizlik ve gelir dağılımındaki o içimizi burkan eşitsizlikler... Bunlar sadece birer terim değil, hepimizin hayatına dokunan, umutlarımızı şekillendiren ve bazen de hayallerimizi yerle bir eden acı gerçekler. Ama tüm bu gelip geçici zamanların içinde, bir şey hep sabit kalır: İnsanların umutları. Ekonomik dalgalanmalara, piyasa hareketliliklerine ya da dünya çapında yaşanan krizlere rağmen, insanların içindeki o umut ateşi hiç sönmez. Dönemler ne kadar zorlayıcı olursa olsun, insanın sahip olduğu en değerli hazine, ona bir şekilde yol gösteren umutlarıdır. Peki, değişen zamanlarda umutlar nasıl bir biçim alır? Ve bu umutlar, ekonominin kötü gidişatına karşı nasıl direnir? Bir zamanlar büyüme oranlarının %10’lara vardığ...

Yaşanan Olaylar Karşısında Türkiye'nin Zorlu Ekonomik Süreci

Resim
Türkiye, son bir ayda hem siyasi hem de ekonomik açıdan oldukça hareketli günler geçirdi. Yerel seçimlerin sonuçları ve hükümetin attığı adımlar siyasetin ana gündem maddeleri olurken, ekonomide dövizdeki dalgalanmalar ve artan fiyatlar vatandaşın cebini yakmaya devam etti. Ülke, iç ve dış kaynaklı birçok olayla karşı karşıya kaldı. Siyasi arenadaki hareketlilik, ekonomik dalgalanmalar ve belirsizlikler, Türkiye'nin gündemini belirleyen temel unsurlar oldu. Bu durum, sadece siyasi ve ekonomik alanlarda değil, toplumun genelinde de hissedilir bir etki yarattı. Türkiye'nin iç ve dış dinamikleri adeta bir mozaik gibi, birbirinden farklı gelişmelerle şekilleniyor. Bu durum, hem halkın hem de yatırımcıların geleceğe dair beklentilerini etkileyen siyasi belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Siyasi istikrarsızlık, özellikle döviz kurlarını ve enflasyonu tetikleyebiliyor. Türkiye'nin dışa bağımlı ekonomisi ise küresel piyasalardaki dalgalanmalara karşı hassasiyetini artırıy...