Unutulmaya Yüz Tutan Bir Gelenek: Doğum Günü Kutlamalarının Derin Anlamı
Hayat dediğimiz şey aslında küçük küçük anların toplamı. O anların içinde bazıları var ki insanın hafızasında bambaşka bir yer edinir. Doğum günleri de bu özel anların başında gelir. Bir doğum günü kutlaması, sadece o güne ait değildir. O, geçmişin anılarına bir saygı duruşu, bugünün güzelliklerine bir şükran ve geleceğe dair umut dolu bir başlangıçtır. Her bir mum, geride bırakılan bir yılı ve o yılla birlikte gelen tüm yaşanmışlıkları temsil ederken, hepimizin yaşam yolculuğundaki bireysel ve kolektif önemini vurgular.
Türkiye'de, eskiden
doğum günleri bugünkünden çok daha farklı bir anlam taşırdı. Mahalle aralarında
kurulan neşeli kutlamaları, evlerde özenle hazırlanan kalabalık sofraları ve bu
özel günde bir araya gelen tüm dostları, akrabaları hepimiz anımsarız. Küçük
bir pasta, birkaç mum, belki sade bir hediye ama asıl değerli olan şey,
birlikte geçirilen zamandı. İnsanlar birbirine vakit ayırır, kalpten bir
tebessümle “İyi ki doğdun” derdi. O cümle, her türlü hediyeden daha
kıymetliydi.
Ne yazık ki, son
yıllarda doğum günlerinin anlamı değişmeye başladı. Teknolojinin hızla
gelişmesi ve sosyal medyanın hayatımıza bu denli girmesiyle birlikte, kutlamaların
da eski samimiyetini yitirdiğini görmek mümkün. Artık bir kişinin doğum gününü
hatırlamak için kalpten bir çaba göstermeye gerek yok. Çünkü Facebook ya da
başka bir uygulama bize hatırlatıyor. Birkaç saniyede yazılan “iyi ki doğdun”
mesajları çoğu zaman ruhsuz ve samimiyetsiz kalıyor. İnsanların yan yana
geldiği, göz göze bakıp sarıldığı, pasta keserken kahkahaların yükseldiği o
anlar giderek azalıyor.
Oysa doğum günü, bir
kişinin varlığını kutlamak demektir. “Sen varsın ve bu dünyada yerin önemli” mesajıdır
aslında. Birinin doğum gününü içtenlikle kutlamak, ona değer verdiğini
göstermenin en güzel yollarından biridir. Çünkü insan, hatırlanmak ister. Hele
ki böylesine özel bir günde unutulmak, en ağır yalnızlıklardan biri olur.
Doğum günü benim için
sadece bir yaş daha olgunlaşmak değil. Aslında o gün, geçtiğim bir yılı
muhasebe etme zamanı. Geçmiş bir seneyi gözden geçirir, yaptığım hataları fark
eder, edindiğim tecrübeleri anımsar, sevinçlerimi ve üzüntülerimi yeniden
düşünürüm. Bu yanıyla doğum günleri, bir nevi yeni bir sayfa açmak için harika
bir fırsat sunar. Ve insan, yeni yaşına dostlarının yanında olduğunu bilerek
girdiğinde, bu yeni başlangıca çok daha güçlü bir şekilde adım atar.
Toplum olarak doğum
günlerine yeniden hak ettiği önemi vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu
kutlamalar sadece bireysel bir mutluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir
bağdır. Aileyi bir arada tutar, arkadaşlıkları güçlendirir, dostlukları
pekiştirir. Hele ki modern dünyanın koşturmacası içinde birbirimize zaman ayırmak
bu kadar zorlaşmışken, doğum günleri insan ilişkilerini diri tutan en özel
fırsatlardan biridir.
Bazen düşünüyorum,
neden artık insanlar bu günü sadece sosyal medya tebrikleriyle geçiştiriyor?
Belki hayatın hızına kapıldık, belki maddi kaygılar yüzünden basit bir
kutlamayı bile erteledik. Ama unutmamamız gereken bir gerçek var: Birinin doğum
gününde yanında olmak için pahalı hediyelere, büyük masraflara gerek yok. Küçük
bir ziyaret, içten bir telefon, kalpten gelen birkaç cümle bile insanı mutlu
etmeye yeter. Çünkü mesele aslında kutlamanın büyüklüğü değil, içtenliği.
Çocukluğumda
mahallede yapılan kutlamaları hatırlıyorum. Çocuklar oyun oynar, büyükler
sohbet ederdi. Belki tek bir pasta olurdu ama o pastanın etrafında toplanan
onlarca insanın kahkahası, sevgisi, samimiyeti vardı. İşte bu yüzden doğum
günleri bizim kültürümüzde aslında sadece bireysel bir gün değil, toplumsal bir
paylaşım günüydü. Bugün bu ruhu yeniden canlandırmamız gerekiyor.
Doğum günlerinin
önemini kaybetmesi, bana biraz da insan ilişkilerimizin zayıflaması gibi
geliyor. Çünkü insanlar birbirini hatırlamazsa, özel günlerde yanında olmazsa,
zamanla bağlar kopuyor. Bir dostluğu, bir akrabalığı, bir sevgiyi ayakta tutan
şey işte bu küçük ama anlamlı hatırlatmalardır.
Yeni nesil belki doğum
günlerini farklı kutluyor, belki sosyal medya üzerinden yaşıyor ama ben yine de
kalpten bir sarılmanın, yüz yüze söylenen bir “iyi ki doğdun”un yerini hiçbir
şeyin tutamayacağına inanıyorum. Bizler geçmişten gelen bu güzel alışkanlığı
kaybetmeden geleceğe aktarmalıyız.
Sonuçta doğum günü,
bir yaşamın kutlamasıdır. Her yeni yaş, yeni umutların, yeni hedeflerin
habercisidir. İnsan doğum gününde kendini yeniden doğmuş gibi hisseder. Bu özel
günlerin değerini bilmek, sevdiklerimize kıymet vermek ve onları anmak, aslında
kendi hayatımıza anlam katar. Zira sevmek ve sevilmek, hatırlamak ve
hatırlanmak, insan olmanın en temel ihtiyaçlarındandır.
Aslında bu yazının
ana fikri, sadece doğum günlerini kutlamak değil. Mesajım, sevdiklerimize vakit
ayırmanın, onlara küçücük bir gülümseme hediye etmenin ve beraber geçirilen
anların ne kadar değerli olduğunu hatırlatmak. Unutmayın, bir insanın kalbine
dokunmaktan daha özel bir şey yoktur.
Ve şimdi, sözlerim tüm insanlığa bir çağrı olsun:
Hangi dilde, hangi kültürde, hangi ülkede olursak
olalım, doğum günleri hepimizin ortak kutlama günüdür. Çünkü hepimizin bir doğum günü var ve hepimiz hatırlanmak isteriz.
Bu yüzden bu sözlerim herkese gelsin:
“İyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız. Bu dünya sizlerle
daha güzel. Nice mutlu, sağlıklı, umut dolu yıllarınız olsun.”
Saygılarımla.
Yorumlar
Yorum Gönder